Logo Eşitliğe Ve Özgürlüğe Yürüyüş... Eşitliğe Ve Özgürlüğe Yürüyüş...

Hakikatın Aydınlığı

Hakikat üzerindeki kötülük örtüsünü kaldırmak “Düşünme bir hakikat deneyiminin insani çarpışmasıyla başlar”diyor Hannah Arendt. Ne yazık ki günümüzde günlük yaşanılan hakikat deneyimlerinin çarpışması sonucu yaratılan ezberlerin öğretilmişliği ile hakikatin yalan olarak sunulmaya çalışıldığı bir cereme içerisinde bırakılıyoruz. Günlük olarak maruz bırakıldığımız bu ceremede duygu ve düşüncemizin bile ne kadar bizlere ait olduğunu sorguladığımız çağın kuşatılmışlığında ;hakikati aramak,hakikat üzerine düşünmek, paylaşmak büyük bir mücadele olmaktadır. Hakikat üzerindeki örtülerin yaratmış olduğu psikolojik,sosyolojik ,politik sonuçlar yaşanılan kötülüklere karşı kayıtsız kalan, duyarsızlaşan insanlık gerçeğimiz ile bizleri yüzleştiriyor. Yaşatılan kötülüklerin hakikatinin çarpıtılması ki bu en çokta özel savaş medyası eliyle yapılmaktadır ve sonrasında da hakikatin unutturulması , üzerine düşünülmemesi için özel olarak tasarlanmaktadır. Çünkü eğer bu tasarımlar olmasa , düşünmek anlamının başlangıcı olacak ve hatırlanacaktır unutturulanlar. Gramsci, İtalyan faşist zindanlarında ”Hatırlamak direnmektir” diye boşuna haykırmadı. Çağın bilgesi de “Unutmak ihanettir “ diyerek unutmanın kötülüğünü 26 yıldır tecrit altında direnerek bizlere hatırlattı. Genç kadınlar ve gençler olarak unutmanın, unutturulmanın hakikatlerden uzaklaştıran en büyük kötülük olduğunu ne kadar farkediyoruz acaba? Bilge şahsında zindanlarda yaratılan , yaşatılan tecridin hakikatleri unutturmak için geliştirilen bir politika olduğunu “ unutma edimi “ günümüzde oldukça normalleştirildiği  için mi kanıksadık? Kürtlüğümüzün, Ermeniliğimizin, Aleviliğimizin, kadınlığımızın ve insanlığımızın unutturulmaya çalışıldığı bir sistemde tüm bu hakikatlere sıkı sıkıya sarılmak,  tarihte aramak , üzerinde düşünmek, anlamaya çalışmak egemen zihniyete karşı büyük bir başkaldırı olmaktadır. Böylesi başkaldırıların , hatırlamanın ve hatırlanan, unutulmayan acıların, kötülüklerin hesabının sorulmasının egemenlerin gözünde bir hedefi olmaktadır. Çünkü hatırlamak, bir daha aynı şeylerin yaşanması ihtimali karşısında bir irade ortaya koyabilme anlamına gelmektedir. Hannah Arendt ” en büyük kötülükleri yapanlar hatırlanmayanlardır. Çünkü konu üzerinde hiç düşünmemişlerdir ve hatırlama olmayınca onları tutan hiçbir şey olmaz.” diye belirtirken, hatırlamanın muhalif gücünün de altını çizmektedir. Toplumsal bellek büyük bir öz savunma gücünü oluşturur. Demokratik toplumda toplumsal bellek zayıfladıkça demokratik siyasetin olanakları da daralır ve yalanın hükümranlığı gerçekler karşısında kendini hakikat olarak sunma cüretini gösterir. Demokratik toplum en önemli kesimleri olarak bilgenin özellikle gençlik ve kadın öncülüğünü vurgulanmasının nedeni; Hakikatin üzerindeki örtüleri kaldıracak toplumsal belleğin savunucusu olmalarından kaynaklanmaktadır.  gençlik toplumsal bellek noktasında kendini ne kadar güçlendirirse direnişi de o kadar görkemli olacaktır. Tüm devrimlerin gençlik eseri olduğunu asla gözden kaçırmayalım ve bu gençlik hatırlayan, unutmayan, unutturmayan gençliktir. Bundan kaynaklı sistem, özel savaş en fazla gençlik üzerinde günlük olarak uygulanarak onun düşünme potansiyeli sonucu açığa çıkabilecek gücüne karşı sistematik saldırılar düzenlemektedir. Siyasetten, tarihten, toplumdan, kültürden kopartarak sanal bir gerçeklik inşa ederek, yalanın egemenliğini ideal yaşam olarak sunmaktadır. Düşünmeyen, sorgulamayan gençlik sistemin en fazla işine yarayan genç tipolojisini oluşturur. Çünkü gençliğin muhalif gücünü yok ederek unutturulan hakikatlerin ortaya çıkma olasılığını ortadan kaldırır. Buna karşı en büyük direniş bilge hakikati karşısında düşün ve göze almak ve bunun gerektirdiği toplumsal sorumluluklarla tarihsel, toplumsal, siyasal ve kültürel belleğimize sahip çıkarak kötülüklere karşı durabilme gücünü kendimizde oluşturmaktır. Her türlü olasılığa gebe olan içinden geçtiğimiz tarihsel süreçte yaşatılan kötülükleri unutmama,unutturmama sorumluluğu önümüzde durmaktadır. Tam da Agitçe, Zilanca genç olmanın " Nasıl yaşamalı? " diye kendimize sormanın arifesinde, anda özgürleşme sıçramasını yaşayabiliriz. " Umut zaferden üstündür " sözünün hakikate büründüğü bugünlerde tarihsel eşikte ikileme düşmeden, tereddüt yaşamadan bir başkasından beklemeden özgürlüğümüz ile demokratik modernite paradigmamızı hayata geçirmek için hakikat üzerindeki her türlü örtüyü kaldırmanın tam vakti!

Hakkımızda

İnsanlık tarihi, insanlığın yürüdüğü yolun anlatısıyken bu anlatıyı tek şerit yolda şekillendiren, insanlık muhayyilesini tutsak eden düşünceler sistematiği ve kapitalist modernite bu dergide deşifre olacak.

Bize ulaşın
Bizi takip edin
@menkibe0