Sömürgeleştirmenin başat zemini olan ekonomi Kürdistan'da sık sık kriz ve bunalım üretmeye devam ediyor. Kapitalizmin ekonomiyi toplumdan gasp etmesi, manevi değer gaspının yanında oluşturulan maddi değer gaspı topraklarımızı, zihinlerimizi aynı zamanda çocuklarımızın bedenlerini sömürüyor. İnsanların bedenlerinde malnütrisyona yol açan bu tutum en çok çocukları etkiliyor. Malnütrisyon; beslenmede bozukluk, beslenmenin düzgün olmaması anlamına gelir. Malnütrisyon kronik hale geldiğinde kişinin genel sağlığını olumsuz yönde etkiler. Çocukluk çağında malnütrisyon büyüme ve gelişmenin duraksaması dahil olmak üzere pek çok soruna yol açarken yetişkinlerde malnütrisyon da vücut fonksiyonlarında bozulmaya neden olur.
Malnütrisyon az gelişmiş ülkelerin başlıca beslenme sorunudur. Yoksulluk, eğitimsizlik vb sosyo-ekonomik sebeplerden dolayı oluşmaktadır. Çocukların en öne çıkan hak arayışlarından çocuk işçiliği dışında beslenme sorunu onunla ilişkisel bir sorundur. Dünya çocuk işçiliği ile mücadele günü vesilesiyle sömürgenin aç çocuklarına da bir pencere açmak zaruridir.
TBMM Obezite İle Mücadele Yöntemleri ve Alınabilecek Önlemlerin Belirlenmesi Alt Komisyonu 2019 yılı raporuna göre Doğu ve Güneydoğu’da çocukların kronik açlık sonucu gelişme geriliği yaşadığını ortaya koydu. Türkiye’de Okul Çağı Çocuklarında Büyümenin İzlenmesi (TOÇBİ) Araştırma Raporunda obezitenin ülkenin batı bölgelerinde yaygın olduğu, en az obezite sorununun ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşandığı ifade edildi. TOÇBİ Araştırma Raporu’na göre, kronik açlık nedeniyle Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki çocukların yüzde 3,5’i, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki çocukların ise yüzde 5,4’ü bodur kaldı. Batı bölgelerinde bu oran yüzde birlere kadar düşerken Türkiye ortalaması ise yüzde 2 olarak tespit edildi. Cinsiyetlere göre yapılan araştırmaya göre bölgede yaşayan erkek çocukların açlığa bağlı bodurluk oranı yüzde 6, kız çocuklarında ise yüzde 5,5 olarak belirlendi. Düşük kiloluluk yüzdesine göre yapılan araştırmada da Güneydoğu Anadolu bölgesi ilk sırada yer aldı. Buna göre, Türkiye ortalaması yüzde 2 iken Güneydoğu Anadolu bölgesindeki çocukların yüzde 4,2’sinin düşük kilolu olduğu belirlendi. Bölgedeki erkek çocuklardaki düşük kiloluluk oranı yüzde 4,3, kız çocuklarda ise yüzde 4,1’i olarak belirtildi.
MALNÜTRİSYONA YOL AÇAN NEDENLER
* Yetersiz günlük besin alımı
* Uygunsuz beslenme biçimi
* Fetal büyüme geriliği
* Yetersiz sanitasyon işlemleri
* Aile eğitiminin yetersizliği
* Ailenin kalabalık olması
* Eksik aşılanma
* Yoksulluk
* Ekonomik, politik ve çevresel sürekli değişkenlik ve acil durumlar
Beslenmenin yetersiz, eksik olduğunda ortaya çıkan belirtiler şu şekildedir:
* Kilo kaybı
* Kas kütlesinde azalma
* Yanaklarda ve göz kürelerinde çökme
* Karında şişlik
* Saçlarda ve ciltte kuruma
* Yara iyileşmesinde gecikme
* Halsizlik, yorgunluk
* Odaklanmada zorluk
* Asabiyet
* Depresyon ve anksiyete
* Ergenliğe girişte gecikme
* Oburluk
* Kavrukluk
* IQ seviyesinde düşüklük
* Kısırlık
* Özgüven eksikliği
Bodurluk ile ilk 1000 gün beslenme yetersizliği arasında doğrudan ilişki bulunmaktadır. Çocukların 2 yaşına kadar zihinsel ve bedensel gelişimlerini destekleyen en önemli faktör olan ilk 1000 gün beslenmesi; annenin gebelik öncesi, sırası ve sonrasında yeterli ve dengeli beslenmesini, bebeğin doğumdan sonraki ilk 1 saat içerisinde anne sütü ile tanışmasını, ilk 6 ay boyunca yalnızca anne sütü almasını ve 6. ayın sonundan itibaren kalite, miktar ve sıklık açısından yeterli ek besinlerle beraber 2 yaşının sonuna kadar anne sütüne devam etmesini içermektedir.
Kısacası yoksulluk yüzünden malnütrisyon Kürt çocuklarının kaderi haline gelmiş ve geleceğini de etkiliyor. Malnütritrisyonda çocukların ölüm yüzdesi %50, bunun %80’i ise hafif ve orta seviyelerde olan vakalarda oluyor. Bu durum da genelde ilk 3 yaşta ortaya oluşuyor. Bu konuda yerel yönetimlerin ve kongrelerin acil eylem ve eğitim planı geliştirmesi gerekiyor. Yeni doğan ve ek gıdaya geçen çocukları için ihtiyaç paketi hazırlanıp, aileler sağlıkçılar tarafından gerekirse köy köy gezilerek bilgilendirilmeli.
Okula giden çocuklara da beslenme desteği verilmeli. Taşımalı eğitim ile okulda çıkan yemekler yağ ve karbonhidrat ağırlıklı oluyor. Mümkün mertebe proteini yüksek seçenekler tercih edilmeli. Şahsi görüşüm de bu konudaki ilk çalışmalar mevsimlik işçi çocukları için yapılmalı. Sömürgecilerin Kürdistan’daki temsilcileri (Riha akp ile başkanı Delioğlu) mevsimlik işçileri tatile gidip eğleniyor olarak görse de çok ciddi yoksulluk ile savaştıkları aşikâr bir durum. Çocukların örgün eğitiminde geri kaldığı, çok kötü şartlarda çalıştığını siyasetçilerin çok iyi bir şeymiş gibi çocuklar ile çektiği fotoğraflarda bile çıplak gerçekliği ile göze çarpıyor. Antihijyenik şartlar altında yaşayan işçiler çocukların beslenmesine de aileler istese bile dikkat edemiyor. Bu durumda da elimizdeki güçleri geleceğimiz olan çocuklar için kullanıp, çözüm üretmek bize düşüyor. Burada sorumluluk kongrelere, yerel yönetimlere ve halkımıza düşüyor. Oluşturulabilecek çocuk komünleri ve çocuk meclisleri burada hayati önem taşıyabilir.
Bir toplumsal özneleştirme projesi olarak HDK/DTK’nin öncülüğünde çocuklara yönelik bir hak meclisi onların aileden başlayan sistem içi sorunlarının toplumsal çıktılarına karşı hak arayışını yaratabilir, devletin en mikro hali olan aile kurumunda belirli sömürü ve iktidar ilişkilerine cevap üretebilir. Özellikle bir sömürge sisteminin hakim olduğu olduğu Kürdistan’da malnütrisyonun sosyo ekonomik zeminini teşhir etmek elzem olmakla birlikte bu sömürge biçiminin Türkiye metropollerine zorla göç ettirilen Kürt çocuklarda da var olduğu açıktır. Bu açıdan hem Türkiye hem Kurdistan sahasında kongreler üzerinden yapılacak müdahale sömürgeciliğe karşı bir özsavunma biçimi olarak da ifade edilebilir.
İnsanlık tarihi, insanlığın yürüdüğü yolun anlatısıyken bu anlatıyı tek şerit yolda şekillendiren, insanlık muhayyilesini tutsak eden düşünceler sistematiği ve kapitalist modernite bu dergide deşifre olacak.