Columbia’yı aldığında — Paris’i,
bir şehir düştüğünde ellerine,
ele geçir medyayı.
Anlat halka:
ne yapıyorsun,
neyi hedefliyorsun,
nasıl yapacaksın,
onlar nasıl omuz verebilir sana.
Haberler kesilmesin,
durmadan aksın.
Karşında yetmiş yıllık bir alışkanlık duvarı,
televizyon camında büyüyen kör bir bilinç.
Del o duvarı,
içgüdüyle yaşayan insana ulaş,
ışığı arayan bir filiz gibi
zorlanan nefese.
//
Bir kampüsü aldığında, bir kenti,
önce elektriği tut, suyu, yolları.
Pazarlık etme,
pazarlık yapmayı unut.
De Gaulle gitmeyecek,
Kirk istifa etmeyecek.
Çünkü bu bir “protesto” değil,
bu bir savaş.
Kazanmaya yeminli bir direniş.
Johnson da, Humphrey de, Rockefeller da
senin şartlarına boyun eğmeyecek.
Al neye ihtiyacın varsa.
Çünkü bedava,
çünkü senin.
— Diane Di Prima, Devrimci Mektup #15
Aşağıdaki metin, Kuzey Amerika ve dünyanın dört bir yanındaki kampüslerde Gazze ile dayanışma göstermek için harekete geçmiş herkese seslenmektedir. Yale ve Columbia üniversitelerindeki dayanışma kamplarının katılımcıları tarafından yazılan bu metin, ilk olarak 21 Nisan Pazar günü New York'taki Columbia kampında elden ele dolaştırılmıştır.
23 Nisan 1968'de yüzlerce Columbia öğrencisi Hamilton Binası'nı işgal etti ve dekan Coleman'ı rehin aldı. Bu olayı takip eden günlerde, kampüsteki beş bina işgal edildi. Eylemciler; üniversitenin Harlem'in soylulaşmasına katkıda bulunacak bir inşaat projesini durdurmasını, araştırma merkezlerinde CIA tarafından finanse edilen gizli bir projenin sonlandırılmasını ve eyleme katılan öğrencilere af çıkarılmasını talep etti. Eylemler, 29 Nisan'da polisin işgal edilen binalara baskın düzenlemesi ve yaklaşık 700 kişiyi gözaltına almasıyla sona erdi. Tepki olarak, öğretim üyeleri greve gitti ve kampüs dönem sonuna kadar kapatıldı. Sonraki haftalarda kampüste ve çevre mahallelerde yeni işgaller patlak verdi. Nihayetinde Columbia yönetimi eylemcilerin taleplerinin neredeyse tamamını kabul etti. Şimdi de Gazze'deki soykırımı durdurmak için verilen mücadelede üniversite işgalleri yeniden bir yöntem olarak ortaya çıkmışken, 1968 yılının Nisan ayından alınabilecek bazı dersler aşağıda sıralanmıştır.
I. İşgaller, düzen bozucu oldukları için etkilidir. 1968 Nisan işgalleri, üniversitenin tamamını bir haftadan fazla süreyle kapalı tuttu. Bu durum, üniversite yönetimini öğrencelerin taleplerini –ayaklanmalar baskıya maruz kalsa bile– kabul etmeye zorladı.
II. Bir işgalin varlığını sürdürebilmesi için yayılması gerekir. Kampüste, şehir genelinde ve ülke çapında yeni mekanlar ele geçirilmelidir. Düşmanı hazırlıksız yakalayın. Ne kadar küçük olursa olsun, günlük hatta saatlik başarılar elde etmeye çalışın. Her ne pahasına olursa olsun, moralinizi yüksek tutun.
III. Her işgal bir komündür. Kapitalist toplumun normal akışını durdurarak, yeni bir şeyin filizlenmesi için alan açarlar. Bu yerler, farklı bir şekilde yaşamanın mümkünlüğünü denemek için bir alan haline gelir. Her şeyi paylaşın. İşgalin içerisinde özel mülkiyet yoktur. Sınırları yıkın. Burada, sosyal statü ve makamlar anlamsızdır.
“Columbia 68'inin ana fikri; işgal edilen binalardan birinin içindeyseniz, diğer herkesle eşit olduğunuzdu. Kim olduğunuz, hangi bölümü okuduğunuz, ailenizin kim olduğu, burslu olup olmadığınız, kendi masraflarınızı kendiniz karşılayıp karşılamadığınız veya öğrenci olup olmadığınız önemli değildi. Matematik bölümündeki günlük hayatımızda bunların hiçbiri önem taşımıyordu. Herkes eşitti...”
IV. Tüm hareketler kapitalist toplumun bölücü unsurlarıyla karşı karşıyadır. Bu durum işgaller için ise daha da geçerlidir. Çünkü işgaller, doğrudan beraberce yaşama meselesi ile ilgilidir. Ancak bununla mücadele ederken hareketi tüketerek değil, hareketin dinamiklerine katkıda bulunacak bir şekilde yol izlenebilir. 1968'deki işgal hareketleri, ırk ve cinsiyet meseleleriyle anında başa çıkmak durumunda kaldı. Siyah ve beyaz öğrenciler farklı binaları işgal ettiler. Ancak siyah öğrenciler, kendilerini örgütleyerek, tüm hareketin gücüne katkıda bulundu. Hamilton Binası'nı işgal eden siyah öğrencilerin kararlılığı ve disiplini, diğer öğrencileri de daha kararlı olmaya teşvik etti. Her işgalde, toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümünü aşmak için çaba gösterildi. Güvenlik ve mutfak işleri cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin herkes tarafından yapılıyordu. Tuvaletler cinsiyetsizleştirilmişti.
V. İşgal edilen alanların çoğalması, otonom inisiyatiflerin çoğalması için gereklidir. Hareketin her bir eğilimi, kendini örgütlemek ve eyleme geçmek için gerekli güveni bulmalıdır. 1968'de yeni işgaller ortaya çıktıkça, her biri kendine özgü nitelikler ve kültürler edindi. Örneğin, Matematik binası “en militan” bölge olarak biliniyordu ve dışarıdan gelenlerin oranı en yüksek olan yerdi.
VI. İşgaller, isyanın hayaletinden güç alır. 1968 Nisan işgalleri, Dr. Martin Luther King Jr.'nin suikastının ardından ülke çapında yaşanan “Kutsal Hafta” isyanlarının hemen sonrasında gerçekleşti. Üniversite yöneticileri, yerel yetkililer ve polis; işgali bastırmaya yönelik herhangi bir girişimin çevre mahallelerde kargaşaya yol açabileceğinden endişe duyuyorlardı. Harlem mahallesi, Columbia Üniversitesi'ni işgal edebilirdi. Bugün bir işgal, benzer şekilde çevre mahallelerin desteğini sağlamayı ve onları harekete geçirmeyi başarırsa daha güçlü bir konumda olacaktır.
VII. O halde ilk görev, kampüsü halka açmaktır. Diğer kampüslerden gelen öğrenciler, çevre mahallelerde yaşayanlar ve 6 dış provokatörün1 katılımına izin verilmelidir. 1968 Nisan'ında, beş yüz kişi Columbia Üniversitesi'nin 116. Cadde ile Broadway'in kesişiminde yer alan kapısına doğru yürüdü. Polis, olaylarının büyüyebileceği endişesiyle geri çekildi. Bugün de benzer yöntemler gerekli olabilir.
VIII. Gelecek, cesur olanlarındır. İşgaller gerçekleşirken kampüsün veya şehrin çoğunluğunun bu eylemleri destekleyip desteklemediği belirsizdir. Ama anketler, Columbia'daki büyük çoğunluğun daha sonradan eylemleri desteklediğini gösteriyor. Kimse tarihin yanlış tarafında yer almak istemez. Ancak ataleti aşmak için öncü olmak gerekir. Cesaret, kafa karışıklığının üstesinden gelir. Cüretkâr eylemler, geç de olsa destek kazanır.
IX. Komiteler kurun. Bir binayı ele geçirdikten sonra, pratik işler için organize olun. 1968'de, savunma komitesi barikatlar kurdu ve gece nöbetini koordine etti. İrtibat komitesi, işgaller arasında ve dış dünya ile iletişim kurdu.
“Telsiz sistemimiz vardı, halk bandı telsizleri, ayrıca her bina ile telefon bağlantısı vardı ve üniversite bu bağlantıları dinliyordu. Sürekli çalışan üç adet teksir makinemiz2 vardı, boykot ve işgal sırasında teksir makinesine kağıtları aktarmaktan başka hiçbir şey yapmayan insanlar vardı. Ve duvarda büyük bir tabela vardı; Berkeley Üniversitesi’nden birinin sözüydü: ‘Beş öğrenci ve bir teksir makinesi, bir üniversiteye bir ordudan daha fazla zarar verebilir.’ 3”
X. Bitmek bilmeyen toplantılardan kaçının. Columbia işgallerine dair anlatılar, katılımcıların zamanlarının neredeyse tamamını aralıksız süren toplantılarda geçirdiklerini sıkça vurgular. Bu, eşit katılım ve etkili iletişimi sağlamak amacıyla yapılırdı. Son deneyimler, genel toplantıların çoğu zaman moral düşürdüğünü ve inisiyatifi boğduğunu göstermiştir.
XI. Bu daha başlangıç. 1968 işgal hareketlerinden bir dizi devrimci örgüt doğdu. Üniversite mücadelesini sınırlarına kadar zorlamak, bugün kentte devrimci güçlerin aynı yöne akmasını, ortak bir hattın oluşmasını sağlayabilir.
XII. “İki, üç, daha fazla Columbia.” O zaman olduğu gibi şimdi de, savaş makinesini durdurmanın yolu, yeni mücadele alanları açmaktan ve bina işgalleri gibi giderek daha sarsıcı eylem biçimlerini yaygınlaştırmaktan geçiyor.
XIII. Columbia’daki işgallerin hemen ardından, ertesi ay Fransa’da başlayan işgal hareketi4, uygun koşullar oluştuğunda üniversite içerisindeki mücadelelerin çok daha geniş çaplı bir toplumsal patlamayı tetikleyebileceğini gösterdi.
XIV. Rektörün purolarını için.5
Tüm güç komünlere!
Kaynak: ILL WILL, https://illwill.com/columbia
1-Çevirenin Notu: “6 dış provokatör” ifadesi, Columbia Üniversitesi'nde 2024 yılında gerçekleşen Gazze dayanışma eylemleri sırasında Hamilton Binası’nın işgaliyle bağlantılı bir olaya göndermede bulunmaktadır. Bu işgal sırasında üniversite dışından altı öğrenci gözaltına alınmış ve yetkililer tarafından “dış provokatörler” olarak nitelendirilmiştir. Bu ifade, 1968’deki Columbia öğrenci direnişinde de benzer şekilde eylemcileri itibarsızlaştırmak için kullanılmış olan tarihsel bir söyleme ironik bir şekilde atıfta bulunmaktadır.
2-Çevirenin Notu: Teksir makinesi, fotokopi makinelerinin yaygınlaşmasından önce kullanılan, mürekkep şablonları aracılığıyla belge çoğaltmaya yarayan mekanik bir cihazdır. Özellikle 1960’lar ve 70’lerde öğrenci hareketleri ve sendikal faaliyetlerde bildirilerin çoğaltılması için sıkça kullanılmıştır.
3-Çevirenin Notu: Bu alıntı, 1960'lar boyunca özellikle ABD'deki öğrenci hareketlerinin yaygın sloganlarından biri haline gelmişti. Burada geçen “ordu” ifadesi, üniversiteleri dışarıdan fiziksel zorla değil, içeriden direnişle sarsmanın gücünü vurgulamak için kullanılmıştır. Özellikle Vietnam Savaşı döneminde üniversitelerin savaş sanayi ile olan bağları —örneğin Columbia Üniversitesi’nin savaş teknolojileri geliştiren kuruluşlarla işbirliği yapması— öğrenciler tarafından şiddetle eleştiriliyordu. Bu nedenle “bir ordu” üniversitenin egemen yapısını koruyan güçleri, “beş öğrenci ve bir teksir makinesi” ise bu yapıya içeriden meydan okuyan örgütlü direnişi temsil etmektedir.
4-Çevirenin Notu: Burada bahsedilen, Mayıs 1968’de Fransa’da patlak veren ve ülke çapında öğrenci protestolarıyla başlayan, ardından milyonlarca işçinin katıldığı genel greve dönüşen toplumsal ayaklanmalardır. Bu olaylar, yalnızca üniversiteyle sınırlı olmayan geniş çaplı bir sistem eleştirisini ve devrimci enerjiyi temsil ettiği için Columbia’daki mücadeleyle birlikte anılır.
5-Çevirenin Notu: Bu ifade, 1968’de Columbia Üniversitesi işgali sırasında öğrencilerin rektörün makam odasına girip purolarını içtikleri gerçek bir eyleme dayanıyor. Metne eklediğimiz fotoğraf da bu tarihi anı yansıtıyor.
İnsanlık tarihi, insanlığın yürüdüğü yolun anlatısıyken bu anlatıyı tek şerit yolda şekillendiren, insanlık muhayyilesini tutsak eden düşünceler sistematiği ve kapitalist modernite bu dergide deşifre olacak.